gönderen Boletus » 06 Oca 2004 15:14
TÜRKİYEÂ?DE GÜVERCİN YETİşTİRİCİLİğİNİN SORUNLARI
Ülkemizde güvercin yetiştiriciliği köklü bir geçmişe sahiptir. Daha önceki dönemleri göz ardı etsek bile, sadece Türklerin yaşamaya başladığı andan itibaren AnadoluÂ?da yaklaşık 1000 yıldır güvercin yetiştirilmektedir. Güvercin yetiştiriciliği konusunda dünya üzerinde böylesine köklü bir geleneğe sahip ülke sayısı çok azdır. Uygarlıklar beşiği olarak da bilinen Anadolu, kendine özgü bir kuş kültürü geliştirmiştir. Bir çok evcil güvercin ırkına ev sahipliği yapmış, ırkların geliştirilmesi ve dünyaya yayılmasında öncülük etmiştir. Günümüzde dünya üzerinde bulunan güvercin ırklarının çoğu Anadolu kökenlidir. Neslini koruyamadığımız bir çok ırkımız bulunmakla birlikte, bugün ülkemizde 70 den fazla güvercin ırkı yetiştiriliyor olması bile, sahip olunan zenginlik hakkında bir fikir vermektedir. Ülkemizde böylesine köklü bir gelenek ve altyapı bulunmakla birlikte, ülkemiz güvercin yetiştiriciliği dünya üzerinde ne yazık ki hak ettiği yerde bulunmamaktadır. Bunun nedenleri üzerinde düşündüğümüzde ülkemizdeki güvercin yetiştiriciliğinin başlıca sorunları ile karşı karşıya geliriz.
BİLİMSEL BİLGİ ÜRETİMİ VE PAYLAşIMI
Ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin kanımca en önemli sorunu, bilimsel bilgi eksikliği ve bilimsel bir tarzın genel olarak geliştirilememiş olmasıdır. Güvercin yetiştiriciliği ülkemizde yüz yıllardır atadan dededen öğrenilen yöntemlerle devam etmiştir. Bilgi üretimi ve paylaşımı neredeyse hiç yoktur. Böyle olduğunda her yeni kuşak aslında bilinen şeyleri yeniden keşfetmek durumunda kalmıştır. Sonuç olarak hep aynı yerde sayan, gelişmeye kapalı, güdük bir yapı oluşmuştur. Bilimsel tarzın temelini, bilginin sistematik olarak yeniden üretilip geliştirilmesi oluşturur. Geliştirilen bilgi depolanır ve depolanan bilgiler ise paylaşıma açılır. Paylaşılan bilgiler, yeni bilgilerin geliştirilmesini sağlar. Bu bir döngüdür ve bu şekilde çığ gibi büyüyerek ilerler. Böyle olduğunda sorunlara daha geniş çerçeveden bakabilme olanağımız olacağı gibi, kendi içine kapalı sistemin dışına çıkabilme fırsatını da yakalayabiliriz.
Ülkemizde güvercin konusunda yapılmış araştırma neredeyse yok denecek kadar azdır. Ben yıllardır kendi çabamla ülkemizdeki güvercin literatürünü toplamaya çalışıyorum. Ciddi şekilde çalışmama karşın bulabildiğim materyaller son derece sınırlıdır. Ulaşabildiğim yazılı dokümanların çoğu ise bilimsel nitelikte olmayıp haber niteliği taşımaktadır. Buradan çıkan sonuç, ülkemizde güvercin yetiştiriciliği konusunda bir bilgi üretiminin bulunmadığıdır. Bilginin üretilmediği yerde bilimsellikten ve gelişmeden bahsedemeyiz. Bilgi üretiminin olmayışının ülkemize özgü çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Her şeyden önce güvercin yetiştiriciliği bir hobidir ve işin ticari boyutu, örneğin tavukçuluk alanında olduğu gibi fazla değildir. Konunun diğer bir yanı da bu hobi ile uğraşanların ağırlıklı çoğunluğunu oluşturan kesimin ne yazık ki bilgi talebinde bulunmamasıdır. Ülkemizde güvercin yetiştiricilerinin çoğunluğu eğitimsiz kişilerdir. Bu konuda bir fikir edinebilmek için ülkemizdeki güvercin pazarlarını şöyle bir dolaşmak yeterli olacaktır. Bilgiye talep olmadığında bilginin üretimi de olmamaktadır. Ülkemizde güvercin yetiştiriciliği konusunda bilgi açlığı içersinde olan ve konuya daha ciddi bakan yetiştiricilerimizin oranı tüm yetiştiricilerimiz içersinde kanımca %10Â?dan fazla değildir. Ancak ülkemiz güvercin yetiştiriciliğini geliştirebilecek ve bugün bulunduğu kısır döngünün dışına taşıyabilecek kesim bu %10Â?luk kesimdir. Diğer %90Â?lık kesimden bunu beklemek saflık olur. Bilimsel tarzı benimseyen insanların yetiştiriciliğimize önderlik etmesi ve diğer çoğunluğun ise kazanılmaya çalışılması gerekmektedir. Sadece bilimsel düşünebilen insanların ülkemiz güvercin yetiştiriciliğini bugün bulunduğu noktadan bir basamak yukarı taşıyabileceği inancındayım. Son yıllarda ve özellikle de son üç yıldır internetin sağladığı hızlı iletişim ve bilgi paylaşımı sonucu %10Â?un içinde kalan insanlar birbirleri ile bağlantı kurmaya, bilgi paylaşmaya ve hatta örgütlenmeye başlamışlardır. TGYB bunun en güzel örneklerinden biridir.
ÜRGÜTLENME
Burada sorunun diğer bir boyutu ile karşılaşmaktayız. Bu boyut örgütlenmedir. Güvercin yetiştiricileri ülkemizde örgütlü bir yapıya sahip değillerdir. İstediğimiz kadar iyi bir yetiştirici olalım, bilimsel donanıma sahip olalım ya da çok iyi kuşlara sahip olalım tek tek bireyler olarak var olduğumuz sürece hiçbir anlam ifade etmeyiz. Daha doğrusu ifade ettiğimiz anlam sadece kendimizi ve yakın çevremizi ilgilendirir ama eğer ülke genelinden ve genel olarak ülke yetiştiriciliğinden bahsediyorsak örgütlü olmak durumundayız. Ülkemizde güvercin yetiştiriciliğinin yaygın olduğu illerimizin hemen hemen hepsinde bir Â?güvercin sevenler derneğiÂ? bulunur. Bu derneklerin varlığına bakarak örgütlü olduğumuz hatta bir federasyona ihtiyacımız olduğu bile söylenebilir. Ancak ben bu kanıda değilim. Bence önemli olan dernek sayısı değil, derneklerin niteliğidir. Bu derneklerini çoğu bildiğimiz gibi aynı zamanda bir kuşçular kahvesidir. Buralar boş zamana sahip insanların oyalandıkları ve vakitlerini kağıt oyunları ile hatta ufak çaplı kumarlarla geçirdikleri yerlerdir. Daha çok da ticari bir yapıları vardır. Belli günlerde kuş ihaleleri yapılır vb. Üzet olarak kuşçular kahvesi mantığı ile ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin geliştirilebileceğini sanmıyorum. Eğer olabilecek olsaydı bugün bu konumda olmazdık. Ülkemizin konuya ciddi ve bilimsel yaklaşan bir örgütlenmeye ihtiyacı vardır. Ne yazık ki ülkemizde bu tür bir örgütlenme şu anda yoktur. Böyle bir örgütlenmenin zamana ve gelişmelere bağlı olarak ilerde ülkemizde oluşabileceği düşüncesindeyim. Bu örgütsel boşluk yaklaşık 3 yıldır TGYB tarafından doldurulmaktadır. TGYB bu tür örgütsel soruna çözüm olması amacı ile ortaya çıkmış bir organizasyon olmamakla birlikte, 3 yıl gibi kısa bir süre içersinde izlediği kararlı çizgi ile, ilerde daha sistemli bir örgüte doğru atılacak adımlara öncülük edebilecek konumda olduğunu göstermiştir.
Ben güvercin konusunda tüm ülke genelini kapsayacak ciddi bir örgütlenmeye olan gereksinimin bugünden altını çizmemiz gerektiğini ve bunu hedef olarak önümüze koymamızın uygun olacağı görüşündeyim. Ancak böyle bir örgütün oluşumunun zamana ve gelişmelere bırakılmasını uygun görüyorum. Bu örgütün oluşum süreci içersinde, TGYBÂ?nin daha iyi organize olarak yetiştiriciliğimize ilişkin sorunları belirleyerek çözümler üretmeye çalışmasının ve hedefe uygun adımlar atabilecek konuma getirilmesinin yerinde olacağını düşünüyorum.
BAğLANTILI DİğER SORUNLAR
Yukarda açıklamaya çalıştığım şekilde bilimsel bilgi üretim ve paylaşım eksikliği ile örgütlenme yokluğu ülkemiz güvercin yetiştiriciliğinin temel sorunlarını oluşturmaktadır. Bu temel sorun çerçevesinde ona bağlı olarak gelişen bir çok yan sorun daha sayılabilir. Bu yan sorunların gerçek anlamda çözümlerinin temel sorunlarımızın çözümüne bağlı olduğunu düşünüyorum. Ürneğin, yurt içi ve yurt dışında bir imaj sorunu yaşamaktayız. Yurt içinde güvercin yetiştiriyorum dediğimde çevremdekilerden genellikle olumsuz tepkiler alıyorum. Güvercin yetiştiricileri eski devirlerden beri sözüne güvenilmez, başıboş, ahlaksız ve serseri takımından insanlar olarak görülüyorlar. Ne yazık ki bu belirleme belli oranlarda haklılık payı da taşıyor. Ancak elbette bu konumda olan kişilerin sorumluluğunu tüm yetiştiricilere mal etmek doğru bir tavır değil. Bizim bu kötü imajdan sıyrılabilmemiz belli bir zaman alacağa benziyor. Yurt dışında ise kötü bir imaj sahibi olmaktan çok, bir imaj sahibi olamama gibi bir sorunla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Yetiştiricilik bilincinin gelişmemiş olması, yurt dışında kendi ırklarını koruyamayan, onlara sahip çıkamayan bir ülke konumuna düşmemize yol açıyor. Uluslar arası güvercin birliklerinin onayladığı ırklar listelerinde Türk güvercin ırklarının bütün standartları ile birlikte yer almıyor olması ülkemiz adına çok üzücü bir durumdur. Buna bazı ülkelerin bizim ırklarımızı kendi ırkları gibi dünyaya lanse etmeleri de eklenince sorun daha da vahim bir hal alıyor. Ülkemizdeki güvercin ırklarını tespit etmek ve bunların standartlarını belirlemek acil sorunlarımızdan biridir. Buna bağlı olarak ırkların korunması ve çeşitli şekillerde kırılmasını önlemek gerekmektedir. Gene tüm güvercinlerimize marka takılması ve markasız güvercin alım satımının önlenmesi önemli bir görev olarak bizleri beklemektedir. Bu durum aynı anda ülkemizde hayli yaygın olan güvercin hırsızlıklarına da bir çözüm olabilir. Sorunlarımızı çoğaltabilmek mümkündür. Ben ilk aklıma gelenleri sıralamaya çalıştım.
Yavuz İşçen